Bildiğiniz üzere, Türkçede birçok atasözü ve deyim mevcuttur. Çok değişik ve derin anlamları olan bu cümleler sadece Türkçeye özgü değil, aynı zamanda bu deyimlerin benzerleri diğer dillerde de mevcuttur. Peki hiç düşündünüz mü İngilizce deyimler ve atasözleri nasıldır?
İngilizce Deyimler, Atasözleri ve Anlamları
Bu makalede size en çok kullanılan İngilizce deyimler ve atasözlerinden bazı örnekler sunacağız.
- You can’t judge a book by its cover. (Bir kitabı kapağına göre yargılayamazsın.)
- Good things come to those who wait. (İyi şeyler onu bekleyenlere gelirler.)
- If you want something done right, you have to do it yourself. (Eğer bir şeyin doğru yapılmasını istiyorsan, onu kendin yapmak zorundasın.)
- You can lead a horse to water, but you can’t make him drink. (Bir atın suya gitmesine önderlik edebilirsin, ama ona su içiremezsin.)
- A chain is only as strong as its weakest link. (Bir zincir, ancak onun en zayıf halkası kadar güçlüdür.)
- One man’s trash is another man’s treasure. (Bir erkeğin çöpü başka bir erkeğin hazinesidir.)
- If you can’t beat ’em, join ’em. (Eğer onları yenemezsen, onlara katıl.)
- All good things must come to an end. (Bütün güzel şeylerin bir son vardır.)
- Don’t bite the hand that feeds you. (Seni besleyen eli ısırma.)
- Easy come, easy go. (Kolay gelen, kolay gider.)
- Practice makes perfect. (Pratikler mükemmel yapar.)
Gördüğünüz gibi, Türkçeye çok benzer atasözleri vardır. Bazı Türkçe Atasözlerininde İngilizce Karşılıkları olmasına rağmen genelde tam olarak aynı anlam karşılığını bulmadığı zamanlar daha yoğundur. Deyim ve Atasözlerimize örneklerimizle devam edelim.
İngilizce Deyimler, Atasözleri ve Anlamları Örnekleri
- If it ain’t broke, don’t fix it. (Eğer kırık değilse, düzeltme.)
- You can’t always get what you want. (Her zaman istediğini alamazsın.)
- Never look a gift horse in the mouth. (Hediye bir atın ağzına asla bakma.)
- A picture is worth a thousand words. (Bir resim binlerce kelimeden değerlidir.)
- Keep your friends close and your enemies closer. (Arkadaşlarını yakın, düşmanlarını daha yakın tut.)
- A watched pot never boils. (İzlenilen kap asla kaynamaz.)
- You can’t make an omelet without breaking a few eggs. (Bir kaç yumurta kırmadan bir omlet yapamazsın.)
- There’s no such thing as a free lunch. (Ücretsiz öğle yemeği diye bir şey yoktur.)
- Fortune favors the bold. (Şans cesurlara iyilik yapar.)
- The squeaky wheel gets the grease. (Gıcırdayan tekerlek yağlanır.)
- When in Rome, do as the Romans. (Roma’dayken Romalıların yaptığı gibi yap.)
- The pen is mightier than the sword. (Kalem kılıçtan daha keskindir.)
- Two wrongs don’t make a right. (İki yanlış bir doğru yapmaz.)
- The grass is always greener on the other side of the fence. (Çitin diğer tarafındaki çim her zaman daha yeşildir.)
İlginizi çekebilir: İngilizce Diyaloglar 2 Kişilik Uzun